Translate

8 Nisan 2014 Salı

5. Günün Devamı - Honolulu - Hawaii ( 2013 )



Honolulu (3 Gece 4 Gün)

22 Kasım 2013 Cuma ( Devam )

Uçak ile 6, 7 Saat süren bir yolculuktan bahsediyorum. Dünyada mutlu olmak için daha nereye inebilirsiniz ki? Başka bir çok güzel yerin olduğuna eminim ama Hawaii de bu yerlerden biri ve biz de Hawaii’nin Oahu adasındaydık. Mutluluğumuzu, bizi biraz serin karşılayan Los Angeles’tan sonra adada ki 30 Derece sıcaklık ve huzurdan aptallaşmış hallerimiz takip etti. Havalimanında kısa bir moladan sonra tahminen adalara turla gelenlere veya iyi bir otelde konaklayacak olanlara canlı çiçekten kolyelerin takıldığını gördük. Çıkışa doğru vardığımızda Waikiki’ye gitmek için bineceğimiz otobüsün durağını önce bulamadık ve ilk gördüğümüz polisten yardım istedik. Polis’in tarifi üzerine otobüs durağındaydık. Bineceğimiz otobüsün numarası 19 du. 
Otobüsü beklemeye başladığımızda etrafta durakta bekleyen ve üstünde ki üniformasından anladığımız kadarıyla bir okulda okuduğunu düşündüğümüz bir gençten başka hiç kimse yoktu. Gökhan her ihtimale karşı çocuğa 19 numaralı otobüsün bu saatten sonra gelip gelmeyeceğini sordu. - Saat 9P.M civarları bu arada - Çocuğun emin olmadığını anladığımızda biz de planımızı yapmıştık. En fazla yarım saat daha bekleyip, otobüs gelmez ise taksiye binecektik. Çok geçmeden 19 numaralı otobüs geldi ve ikimizde rahatladık. Çok tekin olmayan, hiç ada ile alakası yokmuş gibi duran mahallelerden geçsekte yinede Los Angeles’ın aksine kendimizi çok güvende hissetmiştik. Hostelimize çok yakın olan durakta indiğimizde önce bir köşeye oturduk. Kesinlikle yorulduğumuzdan değil ama! Hala Hawaii’de olduğumuza inanamıyorduk sadece! Bir 5 dakikalık molanın ardından Waikiki Beachside isimli hostelimize doğru ilerlemeye başladık. Hostel aynı araştırdığım gibi sahile yakın ve çok merkezi bir yerdeydi. Check In işlemleri için hostele girdik. Ben resepsiyonda ki desk te olan hostel kurallarının fotoğrafını çektim bu arada.



Tabi bunlar olurken, biz hala Hawaii’de olduğumuza inanamıyorduk. Neyse görevlinin çarşaflarımızı ve yastıklarımızı elimize tutuşturmasının ardından hostel odamıza doğru, görevlinin de tarifiyle gitmeye başlamıştık. Odamızın çok geniş ve hostel odası bizden başka kimsenin olmadığını gördüğümüzde çok fazla sevinmiştik. Biraz odayı tanıyalım dedik ama görebildiğimiz üzere hostel odası olmasına rağmen bizden başka kimseler yoktu. Hemen toparlanıp kendimizi dışarı attık. Hostelimiz sahilin hemen yanındaydı neredeyse ve 5 dakika bile tutmayan bir yürüyüşün ardından okyanusun kenarında, Waikiki’deydik.

Gökhan’ı tam bilmesemde bu güzelliğin, huzurlu sessizliğin, okyanusun sesinin karşısında benim gözlerim dolmuştu. Waikiki’de uzun bir süre yürüdük, yürüdük ve yürüdük. Bildiğimiz markaların mağazaları hiç bu kadar gözüme güzel gözükmemişti daha önce. 

Waikiki de bir AVM keşfettik yürürken. Hemen girdik. Bu arada aynı zamanda yemek yiyeceğimiz bir yer de aradığımızı yazmayı ihmal etmeyeyim. AVM’nin yemek katında dolaşırken Sbarro’yu gördük ve pizza yemeye karar verdik. Çok güzel margarita pizza dilimleri yedik. 


Aslında daha fazla dilim sipariş etmiştik ama çalışan çocuk anlamamış olacak ki sadece 2 dilim pizza alabildik. Daha fazla alırız diye düşünürken bize o kadarı da yetmişti. Hala şaşkınlığımız devam ediyordu bu arada. Yemeğimizin ardından yavaş yavaş tekrar dışarı çıktık. En fazla bir saat daha etrafı keşfettikten sonra her yerde olan ABC Store’ların birinden su ve atıştırmalık bir şeyler alıp hostele döndük. Odanın kapanmayan camlarına ve dışarıdan hiç durmadan gelen sese rağmen hayatımın en huzurlu uykuya dalışlarımdan birini yaptım. İlk gecemiz böyle bitti yazmak isterdim ama, tam uykudayken odamızın -bizim sandığımız odanın- kapısı açıldı ve sonradan Koreli olduklarını öğreneceğimiz iki kızcağız içeri girdi. Meğer odada 2 kişilik bir oda daha varmış ve kızcağızlar bizim oda arkadaşlarımızmış. Hemen odanın içinde bir tane daha olan bir odaya girdiler ve bizde daha tam olarak ne olduğunu anlayamadan, uyumaya kaldığımız yerden devam ettik.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder